8 Şubat 2009 Pazar

İDSO 6 Şubat 2009 Konseri


Merhaba sevgili Radyo 3 İstanbul dinleyicileri ve okuyucuları;

İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın 6 Şubat 2009 Cuma akşamı Caddebostan Kültür Merkezi'nde verdiği konser içerik ve solist olarak 2008-2009 konser sezonunun önemli konserlerinden biri olmaya adaydı. Devlet Sanatçısı piyanist İdil Biret'in solist olduğu konserin şefi ise İstanbullu dinleyicilerin 2000li yılların başından beri yakından tanıdığı ve sevdiği Howard Griffiths'di.

Howard Griffiths Türk izleyicisinin gerçekten sevdiği bir şef. Nedeni ise alıştığımız o dinleyici ile kontakt kurmayan, disiplinli, sert hatta bazen "pozör" olarak adlandırdığımız şeflerin dışında olması. Eşinin bir Türk olması (viyola sanatçısı Semra Griffiths) ve kendisinin de espri yapıp dinleyiciyi kırıp geçirecek kadar iyi Türkçe konuşabilmesi de bunda bir etken. Güzel bir tesadüf ki oğlu Kevin Griffiths de babasının izinde giderek orkestra şefliğini seçmiş ve geçen yıl İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası ile 23 Nisan haftasına denk gelen "Çocuk Bayramı" konserini yönetmiş, aynı babası gibi o da Türkçe esprilerle dinleyicilerin gönlünü kazanmıştı.

6 Şubat konserine geçmeden önce bu yıl İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın yaşadığı -kimse kusura bakmasın- rezaletten bahsetmek istiyorum.

Bu "rezalet" nedir ? Öncelikle "İstanbul 2010 Kültür Başkenti" diye bir etkinlik var. Bu etkinlik kapsamında bir sürü hazırlık yapılıyor. Şehrin bir çok yerinde bir hareketlilik var, var da nedir bu fırtına tam olarak bilinmiyor. Ancak bildiğimiz bir konu var ki o da Taksim'de bulunan Atatürk Kültür Merkezi'nin 25 Haziran 2008 tarihinden bu yana kapalı olduğu.

Bir çok dedikodu dolaştı, önce yıkılacak dendi, sonra tepkiler çıkınca "hayır yıkılmayacak, onarılacak" dendi. Yazıldı, çizildi, tartışıldı... Sonuç ? İçeride ne yapılıyor bilemiyoruz ancak dışarıdan hiçbir şey görünmüyor, duyulmuyor.

Olan İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, Opera ve Balesi ve Devlet Tiyatrosuna oldu. Herkes bir yerde başının çaresine bakmaya çalışıyor. Adeta göçebe hayatı yaşanıyor. Allahtan Kadıköy Süreyya Operası açıldı da en azından Opera ve Bale kendini biraz olsun kurtarabildi.

Şimdi bu göçebe hayatı içinde İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın verdiği konserleri nasıl yorumlamamız lazım ona bakalım.

Sayın Hıncal Uluç daha önce yazmış olduğu 2 yazısında İDSO'yu ve Kültür Bakanlığı'nı eleştirmiş, bu yazıları hem Orkestra yönetiminde hem de bakanlıkta ses bulmuştu.

Bu eleştrinin ana fikri şuydu: "Neden İDSO 2008-2009 konser sezonunda sadece 16 konser veriyordu ?" Koooooskoca İstanbul'da konser salonlarına kıran mı girmişti ? Yoksa orkestra tembel bir orkestra olduğundan A.K.M'nin tamiratını bahane edip "Canım nasıl olsa konser salonu yok, biz de bulduğumuz kadar konser verip idare eder, yatar uyuruz" mu demişti ?

1994 yılından bu yana orkestranın içinde bulunan birisi olarak orkestranın bu yazılar sonucunda ne kadar yara aldığını en yakından bilenler arasındayım.

Evet İstanbul'da konser salonlarının olduğu doğrudur. Ancak yazıda önerilen konser salonlarının programlarına bakıldığında oraya İDSO'nun haftada iki defa verdiği konseri oturtmak ne kadar kolay olurdu onu bilemem. Burada suçlanacak birileri aranıyorsa Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin senfoni orkestrasını 2010 Kültür Başkenti seçildiği bir zamanda salonsuz bırakan, üstüne üstlük özel bir bankanın sponsorluğunda olmasa neredeyse hiç bir konser veremeyecek duruma getirilmiş olmasına kim ya da kimler neden olmuştur, orada aranmalıdır.

Bu konulara başka bir yazımda daha sonra değineceğim.

6 Şubat 2009 tarihinde verilen ve sayın İdil Biret'in solist olarak katıldığı konsere gelince. Konser Ludwig van Beethoven'in Op.72b Fidelio Uvertürü ile açıldı. Sezon başında açıklanan yıllık programda sadece Beethoven piyano konçertosu belli olan konserin programına daha sonra eklenen eserler konsere ve dinleyiciye uygun olmuş.

Konserin ikinci eseri olan ve yine Beethoven'in 2. Piyano konçertosu piyanist İdil Biret tarafından yorumlandı. Sayın Biret son dönemlerde Beethoven'in piyano konçertolarını yorumlamayı tercih ediyor. Bunda Willhelm Kempff gibi bir ustanın öğrencisi olmasının da sanırım ayrı bir yeri var. Biret gibi ustaların yorumlarına bence kimsenin bir eleştiri yazmaması lazım. Yine de söyleyebileceğimiz tek şey keyifle dinlemiş olduğumuzdur.
Biret ustamız konser sonunda geleneğini bozmadı ve Bis parçası olarak Kempff'in bir Gluck transkripsiyonunu yorumladı ki Beethoven'in arkasından kulaklarımızı "okşayarak" ilk yarıyı tamamlamamızı sağladı.

Konserin ikinci yarısı ise ilginç bir esere aitti. Bizet'nin ünlü operası "Carmen"in bugüne kadar bir çok çeşitlemesi veya düzenlemesi yapılmıştır. Ancak Rodion Schedrin'in Yaylı Çalgılar, vurmalı çalgılar ve timpani için Carmen Süiti şimdiye kadar dinlediğimiz en ilginç düzenleme olabilir. Özellikle orkestrayı yöneten Howard Griffiths'in eserden önce yaptığı espri dikkate değerdi.

"Sizler çok şanslısınız, 3 saat yerine yarım saatte operanın en önemli bölümlerini dinleyip gideceksiniz, ayrıca buna ek olarak Arl'lı Kız'dan da iki bölüm dinleyeceksiniz."

Eserin düzenlemesi, hatta Bolero bölümünün ana temasını vermek yerine sadece eşlik partisini bırakarak bu ünlü melodiyi dinleyicinin kulaklarında tınlamasını sağlamak sanırım Schedrin'in bu konudaki başarısını ortaya koyuyor.

Sonuç olarak 6 Şubat 2009 Cuma günü verilen konseri dinleyici beğeni ile karşıladı. Yine de orkestranın genel problemleri içinde yer alan bir iki husus var. Nedense yaylı çalgılar bir türlü tek enstrümanmış gibi tınlayamıyor. Süre gelen bir senkron problemi hissediliyor. Bir sorun da kornoların her konserde olmasa da en azından iki konserde bir bozuk nota üflemesi. Evet korno en zor üfleme çalgıların başında gelir ve hata kabul etmez. Siz bütün konser boyunca kusursuz çalarsınız dinleyici sizi fark etmez ama bir hata yaparsınız ve bütün gözler sizi gösterir herkes fark eder. Bilemiyorum kornocular bu konuda ne yapacaklar ama bir an önce orkestranın bu problemleri düzeltmesi lazım diyorum, sırf bu nedenle Avrupa Yayın Birliği'ne (EBU) göndermek istediğim ama gönderemediğim onlarca konser birikti elimde.

Bu konserin tamamını 18 Ocak 2009 Çarşamba akşamı saat 20.00'da Radyo-3'te dinleyebilirsiniz. Frekansımız İstanbul için 88.20. Diğer illerin frekansları için TRT'nin web sitesi olan www.trt.net.tr yi ziyaret edebilirsiniz.

Bir sonraki yazıma kadar herkese müzik dolu zamanlar diliyorum.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder